|
|
|
|
Allah'ım; Ölümü ve hayatı sen yarattın; hangimizin daha güzel iş yapacağını denemek için(el-Mülk:2).
Bizler için bir fırsat kıldın bu fani hayatı; ebedi hayatın güzelliklerini kazanmamız için. Ama bir çoğumuz, ahireti verip dünya hayatını satın alma gafletine düştük...(el-Bakara,86). Halbuki, gerçekte; "Dünya hayatı, sadece bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakiler için elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır"(el-En'âm, 32).
Allah'ım; ahiret yurdunu kazanmamız için; "Andolsun; sizi korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme gibi şeylerle deneriz. Sabredenleri müjdele!"(el-Bakara,155) buyuruyorsun. Bize sabır ve metanet gücü ver. Musibetler karşısında; "Biz, Allah içiniz ve biz O'na döneceğiz"(el-Bakara,156) diyebilme şuuru ve teslimiyeti nasib eyle!..
Âlemlere Rahmet olarak gönderdiğin Sevgili Peygamberimiz de ; "Allah, bir kimseye hayır murad ederse onu musibete uğratır"; "Allah, bir kulunu sevince (onu imtihan için) ona musibet verir. Musibet verince de, ona sabretme gücü verir"(R. Salihin,39) buyuruyor.
Allah'ım; başımıza gelen musibetleri, hakkımızda hayır ve rahmete vesile eyle!..
|
» Peygamber Efendimizin Yaptığı Günlük Dualar |
|
|
Peygamber Efendimizn Yaptığı günlük dualar ve anlamları...
Sabahleyin Uykudan Kalkınca Okunacak Dua:
Okunuşu: "Elhamdulillahillezi ehyana ba'de ma ematena ve ileyhi'n- nüşur."
Anlamı: "Bizi öldürdükten sonra dirilten (uyuduktan sonra uyandıran) Allah'a hamdolsun. (kıyamette) O'nun huzurunda toplanılacaktır." (Buhari: 11/96)
Her Sabah Okunacak Dua:
Okunuşu: "Allahümme bike asbahna ve bike emseyna ve bike nehya ve bike nemutu ve ileykennuşur."
Anlamı: "Allahım! Senin yardımınla sabaha girdik, senin yardımınla akşama kavuştuk, senin yardımınla diriliyor ve senin kudretinle ölüyoruz ve (kıyamette) varış sanadır." (Ebu Davud: 5067)
Her Akşam Okunacak Dua:
Okunuşu: "Allahumme bike emseyna ve bike esbahna ve bike nahya ve bike nemutu ve ileykel masir."
Anlamı: "Allahım! Senin yardımınla akşama girdik, senin yardımınla sabaha kavuştuk, senin yardımınla diriliyor ve senin kudretinle ölüyoruz ve dönüş yalnız sanadır." (İbn Mace, Dua: 14)
Şirkten Korunmak İçin (Sabah-Akşam) Okunacak Dua:
Okunuşu: "Allahumme inni euzu bike min en uşrike bike şey'en ve ene a'lemu ve estağfiruke lima la a'lemu inneke ente allamulğuyubi."
Anlamı: "Allahım! Şüphesiz ben bilerek herhangi bir şeyi şirk koşmak (eş ve ortak tanımak) tan sana sığınırım.Bilmeyerek işlemiş olduğum(şirk ve hatalarım) ın senden bağışlanmasını dilerim. Şüphesiz ki bütün gaybları (gizli şeyleri) ancak sen bilirsin." (et-terğıb ve et-terhib: 1/76)
Yemekten Sonra Okunacak Dua:
Okunuşu: "Elhamdulillahillezi et'amena ve segana ve cealena müslimin."
Anlamı: "Bizi nimetleriyle yediren ve içiren ve bizi İslam üzere bulunduran Allah'a hamd olsun." (Ebu Davud, At'ime:15)
Elbise Giyerken Okunacak Dua:
Okunuşu: "Elhamdulillahillezi kesani haza ve razeganihi min ğayri havlin minni ve la guvvetin."
Anlamı: "O Allah'a hamd olsun ki, benden bir kuvvet olmaksızın bu elbiseyi bana giydirdi ve (bunu) bana rızık olarak verdi." (Tirmizi, deavat: 107)
Camiye Girerken Okunacak Dua (sağ ayakla girilir):
Okunuşu: "Bismillahi vessalatu vesselamu ala rasulillahi. Allahummeğfir li zunubi veftah li ebvabe rahmetike."
Anlamı: "Allah'ın adıyla, Allah Resulune salat ve selam olsun. Allah'ım , günahlarımı bağışla ve bana rahmet kapılarını aç." (Müslim, müsafirin:68)
Camiden Çıkarken Okunacak Dua (sol ayakla çıkılır):
Okunuşu: "Bismillahi vessalatu vesselamu ala rasulillahi. Allahumme inni es'eluke min fedlike, allahumme e'sımni mineşşeytanirracim."
Anlamı: "Allah'ın adıyla, Allah Resulune salat ve selam olsun. Allah'ım , Senden fazl-u (ihsanını) diliyorum. Allahım, beni rahmetinden uzaklaştırılmış şeytanın şerrinden koru." (Buhari, teheccüd: 25)
Helaya Girerken Okunacak Dua (sol ayakla girilir):
Okunuşu: "Bismillahi Allahumme inni euzu bike minelhubsi velhebaisi."
Anlamı: "Allah'ın adıyla, Allahım, her türlü pislikten ve pis olan şeylerden(erkek ve dişi şeytanların şerrinden) sana sığınırım." (İbni Mace, Teharet: 9)
Heladan Çıkarken Okunacak Dua (sağ ayakla çıkılır):
Okunuşu: "Ğufraneke, Elhamdulillahillezi ezhebe annil eza ve afani."
Anlamı: "(Allahım!) Senin mağfiretini dilerim.Benden eza veren şeyleri gideren ve bana afiyet veren Allah'a hamdolsun." (İbni Mace, taharet:10)
Bir Meclisten (sohbet veya bir toplantıdan) Kalkarken Okunacak Dua:
Okunuşu: "Subhaneke Allahumme ve bihamdike eşhedu en la ilahe illa ente estağfiruke ve etubu ileyke."
Anlamı: "Allah'ım! Seni her türlü noksanlıklardan tenzih eder, hamdimi sana takdim ederim. Senden başka hiçbir ilah bulunmadığına şehadet ederim. Senden mağfiret diliyor ve sana tevbe ediyorum." (tirmizi, deavat: 38)
Su İçtikten Sonra Okunacak Dua:
Okunuşu: "Elhamdulillahillezi segana azben furaten birahmetihi ve lem yec'alhu milhen ucacen bizunubina."
Anlamı: "Bize tatlı soğuk su içiren ve günahlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah'a hamd olsun." (Ebu Nuaym)
Aynaya Bakarken Okunacak Dua:
Okunuşu: "Elhamdulillahi Allahumme kema hassente halgi fehassin hulugi."
Anlamı: "Allah'a hamdolsun. Allah'ım! Benim yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir." (İbnüs-sünni, El- Ezkar: 270)
Aksırma Esnasında:
Aksıran kimsenin; "Elhamdulilllah" "Allah'a hamd olsun" demesi, o'nu işiten kimsenin de: "Yerhamukeallah" "Allah sana merhamet etsin" demesi gerekir. Aksıran kişi, yanında "Yerhamukeallah" denildiğini duyunca: "Yehdina ve yehdikumullah " " Allah bize ve size hidayet versin". Veya, "Yehdikumullahu ve yuslihu balekum" "Allah, sizi doğru yola yöneltsin ve işlerinizi düzeltsin" demelidir. (Buhari, Edep: 125)
Vasıtaya Binerken Okunacak Dua:
Önce besmele okunur; üç tekbir getirilir. Sonra:
Okunuşu: "Subhanellezi sehharalena haza ve ma kunna lehu mugrinine ve inna ila rabbina lemungalibun."
Anlamı: "Bunu bizim hizmetimize veren Allah'ın şanı ne yücedir. O'nun ihsanı olmasaydı biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz Rabbimize döneceğiz." (Zuhruf Suresi 13-14)
Eve Girerken Okunacak Dua:
Okunuşu: "Allahumme inni es'eluke hayral mevleci ve hayral mehraci bismillahi ve lecna ve bismillahi haranca va alallahi rabbina tevekkelna."
Anlamı: "Allahım! Her giriş ve çıkışımda senden hayır diliyorum. Allah'ın adıyla evimize girer, Allah'ın adıyla çıkarız ve Rabbimize dayanıp güveniriz." (Ebu Davud, Edeb: 112)
Evden Çıkarken Okunacak Dua:
Okunuşu: "Bismillahi tevekkeltu alellahi la havle ve la guvvete illa billahil aliyyil azim."
Anlamı: "Allah'ın adını anarak (evimden çıkıyorum) ben, Allah'a dayanıp tevekkül ettim. (her türlü) kuvvet ve kudret ancak yüce Allah'ın yardımıyladır." (Tirmizi, deavat: 34)
Gece Uykudan Önce Okunacak Dua:
Okunuşu: "Bismike Allahumme emutu ve ehya."
Anlamı: "Senin adını anarak ölür ve dirilirim (uyur ve uyanırım) Allahım!" (Buhari, Deavat: 7)
A M İ N
|
|
Hak Teâlâ Hazretleri buyuruyor:
"Ey Resûl-i Ekremim! Benim kullarım "Rabbi-miz uzakta mıdır, yakında mıdır?" diyerek sana beni sordukları zaman sen onlara cevap ver ki: Ben onlara pek yakınımdır. Bana duâ eden kulumun duasını kabul ederim. Duâ ettiğinde benden duâlarının kabulünü istesinler. Ve bana îman etsinler. Umulur ki onlar îmanları ve duâları sebebiyle doğru yola vâsıl olurlar ve irşâd olunurlar. "(Bakara Sûresi, 186)
Fahr-i Râzî, Kâzı Beyzâyi ve Hâzin'in beyânlarına göre ashâb-ı kiramdan bazı kimselerin: "Ya Re-sûlallah! Rabbimiz bize yakîn ise hafif sesle yahud gizlice duâ edelim. Eğer uzak ise yüksek sesle duâ edelim" demeleri üzerine bu âyet-i celîlenin nâzil olduğu mervîdir.
Başka bir rivâyette ise yahûdilerin: "Yâ Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-! Sen yer ile gök arasını pek uzak haber veriyorsun. Rabbimiz duâmızı nasıl işidir?" demeleri üzerine nâzil olduğu mervîdir. Bu sebeb-i nûzullere göre âyetin ma'nası şöyle olur:
"Ey Resûlüm! Benim kullarım sana benim evsâfımdan suâl edip Rabbimizin lutfu bize yakın mı? Duâmızı gizlice kendi içimizde mi yapalım? Yoksa uzakta mı? Duamızı yüksek sadâ ile yapalım? dediklerinde: "Sen onlara Benim tarafımdan cevâb ver. Ben onların gizli duâlarını işitirim. Zira Benim ilmim onlara pek yakındır. Binâenaleyh onların işlerini bilip sözlerini işiterek hallerine muttali' olduğumdan duâ eden kimsenin duâsı ihlâs üzere olursa icâbet ederim. Şu hâlde onlar benden icâbet talep etsinler. Ben de onlara icâbet ederim. Senin vâsıtan ile onları îmana davet etdiğimde derhal îman etsinler. Zîra ben onların duâlarına icabet edince onların da benim da'-vetime icabet ve emrime itaat etmeleri vâcibdir ve onlar davetime icabetle doğru yolu muhakkak bulurlar." |
» Abdülkâdir Geylânî Hazretleri'nin duası |
|
|
إِلٰهِي غَلَّقَتِ الْمُلُوكُ أَبْوَابَهَا، وَبَابُكَ مَفْتُوحٌ لِلسَّائِلِينَ * إِلٰهِي غَارَتِ النُّجُومُ، وَنَامَتِ الْعُيُونُ، وَأَنْتَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ، اَلَّذِي ﴿لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ﴾ إِلٰهِي فُرِشَتِ الْفُرُشُ وَخَلَا كُلُّ حَبِيبٍ بِحَبِيبِهِ، وَأَنْتَ حَبِيبُ الْمُجْتَهِدِينَ، وَأَنِيسُ الْمُسْتَوْحِشِينَ * إِلٰهِي إِنْ طَرَدْتَنِي عَنْ بَابِكَ فَإِلَى بَابِ مَنْ أَلْتَجِي * إِلٰهِي إِنْ قَطَعْتَنِي عَنْ جَنَابِكَ فَجَنَابُ مَنْ أَرتَجِي * إِلٰهِي إِنْ عَذَّبْتَنِي فَإِنِّي مُسْتَحِقٌّ لِلْعَذَابِ وَالنِّقَمِ، وَإِنْ عَفَوْتَنِي فَأَنْتَ أَهْلُ الْجُودِ وَالْكَرَمِ * يَا سَيِّدِي لَكَ أَخْلَصَ الْعَارِفُونَ، وَبِفَضْلِكَ نَجَا الصَّالِحُونَ، وَبِغُفْرَانِكَ أَنَابَ الْمُقَصِّرُونَ، يَا جَمِيلَ الْعَفْوِ أَذِقْنِي بَرْدَ عَفْوِكَ وَحَلَاوَةَ مَعْرِفَتِكَ، وَإِنْ لَمْ أَكُنْ لِذٰلِكَ أَهْلًا، فَإِنَّكَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ.
Ey Yücelerden Yüce Rabbim! Bütün mal ve mansıp sahipleri kapılarını sürmelediler. Sen’in yüce dergahının kapısı ise asla kapanmaz ve dilekte bulunanlara her zaman açıktır.
Ya Rabbî, Ya İlahî! Yıldızlar gaybûbet âlemine, gözler de uykuya daldılar. Sen ise, ey Rabbim, Hayy’sın, Kayyûm’sun; uykudan, uyuklamadan sonsuz defa münezzeh ve müberrâsın.
Ya Rab! Gece, karanlığıyla mevcûdâtın üzerini örtünce döşekler de seriliverdi ve sevenler sevdikleriyle başbaşa kaldılar. Sen, Sen’in yolunda, Sana ulaşma istikametinde cehd ü gayret içinde bulunanların biricik sevgilisi, (benim gibi) yalnızlık gurbetine maruz kalanların da yegane enîsisin!
Ya İlâhî! Ulu dergâhına sığınan bu kimsesiz kulunu kapından kovacak olursan ben gidip hangi kapıya iltica edebilirim ki! İlâhî! Yakınlığından mahrum edersen beni, o zaman ben kimin yakınlığını umabilirim ki! İlâhî! Şayet Sen bana azap etmeyi murad buyurursan, ben biliyorum ki, cezalandırılmaya fazlasıyla müstehakım! Fakat affınla sarıp sarmalarsan, o da Sen’in lütfun ve keremindir.
Ya Seyyidî, ya İlâhî! Marifet erbabı kulların Sen’i bulduklarında Sen’den başka ne varsa hepsinden yüz çevirmişlerdir. Salih kulların Sen’in fazlınla necâta ermişlerdir. Taksîratı pek çok günahkarlar da “Tevbe, ya Rabbi!” deyip yine Senin kapına yönelmişlerdir.
Ey affı güzel Rabbim! Ne olur, affının serinliğini ve marifetinin halâvetini benim ruhuma da duyur ve beni onlarla doyur! Her ne kadar ben bunlara lâyık olmasam bile, haşyetle önünde iki büklüm olup ikâbından sakınılmaya lâyık olan da, mücrimlerin günahlarını bağışlama şanına yaraşan da yalnız Sen’sin! |
» Hz.Mevlana'nin Dilinden Dua |
|
|
DİLİNDEN DUA Yâ Rabbî! Bizim hâlimize bakarak muâmele etme. Kendi ikrâm ve ihsânına göre bize muâmele eyle. Yâ Rabbî! Kerem ve lütfunla hidâyet ettiğin kalbi tekrar dalâlete, sapıklığa meylettirme. Belâları bizden sarf eyle, çevir ve değiştir. Ey affı çok olan, günahları örten Rabbim! O günahlar dolayısı ile bizden intikam alma. Bize azâb etme.
Yâ Rabbî!
Biz nefis ile şeytana köpek gibi tâbi olduksa da sen, azab arslanını bize saldırtma.
Ey Hayy, ebedî diri olan Rabbim!
Taleb ve duâ üzerine nasıl olur da kerem etmezsin. Sen kerem sâhibisin.Ey mahlûkâtın, yaratıkların canlıların ihtiyâcını gideren Rabbim! Sen varken hiç bir kimseyi hatırlamak ve ondan bir şey ummak lâyık değildir.
Yâ Rabbî!
Rûhumda bir ilim katresi var. İlâhî onu hevâ rüzgarıyla ten toprağından muhâfaza eyle.
Ey ihsânı çok olan Rabbim!
Cefâ içinde geçip giden ömre merhamet et.
Ey affetmeyi seven Rabbim!
Bizi affeyle. İsyân derdimize çâre eyle.
Ey yardım isteyenlerin yardımcısı!
Bizi hidâyete çıkar.
Yâ Rabbî!
Duâ ve yakarışlarımızda sana lâyık olmayan sözleri bilmeyerek söyleyip hatâlarda bulunmuş isek, o kelimeleri sen ıslâh et ve duâmızı kabul buyur.
Çünkü sözlerin hâkimi ve sultanı ancak sensin.
Ey âlemin yaratıcısı!
Kasvetli, kararmış, katılaşmış âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin.
Bizi köle gibi kullanan bu serkeş nefisten bizi satın al.
O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zulmü canımıza yetti).
Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizli ve açık her şeyi bilirsin."
Hz. Mevlâna son demlerinde iken, dostu Siraceddin Tatari'yi yanına çagırarak, kendisine su duayı ögretmis ve sıkıntılı zamanlarında okumasını tavsiye etmistir:
"Ya Rabbi!
Bana ne senin zikrini unutturacak,
sana şevkimi söndürecek, seni tesbih ederken duyduğum lezzeti kesecek bir hastalık; ne de beni azdıracak, şer ve kötülüğümü artıracak bir sıhhat ver."
Ey Merhamet edenlerin merhametlisi!
Merhametinle bu duamı kabul et.
Hz. Mevlana'nın Sabah Namazından Sonra Okudukları Dua
Allah'ım kalbimi nurlandır, kulağımı nurlandır,
gözümü nurlandır, saçımı nurlandır, derimi nurlandır,
etimi nurlandır, kanımı nurlandır, önümü nurlandır, ardımı nurlandır, altımı nurlandır,
üstümü nurlandır, sağımi nurlandır, solumu nurlandır,
Allahım! nurumu artır, bana nur ver. Ey nurun nuru ey merhametlilerin merhametlisi Allahım merhametinle beni nur et.
Bu dua, ismi güzel, cismi güzel, teni güzel, canı güzel, ruhu güzel, huyu güzel
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in dilindendir.
|
» Hz. Ömer'in Hz. Peygamber'e Duası |
|
|
Ömer b. Hattâb'ın (r.a) Hz. Peygamber'in ölümünden sonra ağlayarak şöyle dediği nakledilmiştir: Annem ve babam sana fedâ olsun ey Allah'ın Rasûlü! Sen, ilk başta bir kütüğün üzerine çıkıp hutbe okuyordun. Ashâb-ı kirâm çoğaldığı zaman bu vazifeyi daha güzel yaparak bütün cemaate duyurmak için minber yaptırdın. O zaman senden ayrılmaya tahammül edemeyen kütük inledi. Elini üzerine koyuncaya kadar inlemesi devam etti. Ancak elini üzerine koyunca sükûnete kavuştu. Senin ayrılığına bir ağaç parçası bile tahammül edemezken, bu ayrılığa müslümanlar nasıl dayanabilsin? Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam sana fedâ olsun. Sen Allah'ın nezdinde o kadar faziletlisin ki, Allah Teâlâ sana yapılan itâati kendisine yapılmış kabul ederek şöyle buyurmuştur: Kim peygambere itâat ederse muhakkak Allah'a itâat etmiş olur.(Nisâ/80)
Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam sana fedâ olsun! Senin faziletin Allah'ın nezdinde öyle yüksek derecelere ulaşmıştır ki, seni bütün peygamberlerden sonra göndermesine rağmen hepsinin başında zikredip yer vermektedir.
(Ey Rasûlüm!) Hatırla ki, bir vakit peygamberlerden söz almıştık. Senden de, Nûh'tan da, İbrahim'den de, Musa'dan da, Meryem oğlu İsâ'dan da... Onlardan sağlam bir söz aldık.
(Ahzâb/7)
Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam sana fedâ olsun! Allah nezdinde senin faziletin öyle bir dereceye ulaşmıştır ki, cehennem ehli sana itâat etmiş olmayı temenni ederler. Oysa bu temenniyi yaptıkları zaman ateş içinde azap görmektedirler.
Nitekim Allah Teâlâ (c.c) onların bu durumunu şu şekilde belirtmektedir:O gün yüzleri ateş içinde kaynayıp çevirilirken: 'Vah bize! Keşke Allah'a itâat etseydik! Peygamber'e itâat etseydik!' diyeceklerdir.
(Ahzâb/66)
Ey Allah'ın Rasûlü! Anam ve babam sana fedâ olsun! Eğer Allah Teâlâ, içinden pınarlar akan bir taşı İmran oğlu Musa'ya (a.s) vermiş ise, o, senin parmaklarının arasından fışkıran sudan daha mu'cizevî değildir ki Allah Teâlâ ondan ötürü sana salât getirdi.
Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam sana fedâ olsun! Eğer Allah Teâlâ Hz. Süleyman'a sabahtan öğleye kadar katettiği mesafesi bir aylık, öğleden akşama kadar katettiği mesafesi de bir aylık yol olan rüzgârı vermiş ise de, o, sana verilen ve üzerinde geceleyin tâ yedinci semaya kadar çıkıp sonra aynı gecenin sabahında dönerek sabah namazını Mekke'nin el Ebtah vadisinde kıldığın Burak'tan daha mu'cizevî değildir. Allah rahmet deryâlarını senin üzerine boşaltsın.
Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam sana fedâ olsun. Eğer Allah Teâlâ, Meryem oğlu İsâ'ya ölüleri diriltme mu'cizesi ihsân etmiş ise de, onun bu mûcizesi zehirlenmiş ve pişirilmiş koyunun seninle konuşup 'Ben zehirliyim, beni yeme' diyen mucizenden daha üstün değildir.
Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam sana fedâ olsun! Nûh (a.s) kavmine beddua ederek: 'Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!' (Nûh/26) demiştir. Eğer sen de o beddua gibi bizim için bir beddua etseydin muhakkak hepimiz helâk olurduk. Oysa secde halindeyken senin sırtına pislik dolu işkembeyi attılar. Senin yüzünü kanattılar ve dişlerini kırdılar. Bütün bunlara rağmen sen, hayırla dua etmekten başka birşey yapmadın ve hattâ şöyle dedin: 'Ey Allah'ım! Kavmimi bağışla. Çünkü onlar bilmiyorlar'.
Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam sana fedâ olsun! Senin kısa ömründe sana tâbi olanlar, Nûh'un (a.s) uzun ömründe tâbi olanlarından daha fazladır. Sana iman edenler çok kalabalıktır. Oysa Nûh'a pek az kimseler iman etti. Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam sana fedâ olsun! Eğer sen, ancak sana dönük olan kimselerle otursaydın, bizimle oturmaman gerekirdi. Eğer sen, ancak sana denk olan kimselerden kız alıp verseydin, bizden ne kız alman ne de vermen gerekirdi. Eğer sen, ancak sana denk olan kimseleri kendine vekil etseydin bizi hiçbir zaman vekil etmezdin. Fakat Allah'a yemin ederim, sen bizimle oturdun, bizden kız alıp verdin, bize vekil oldun, bizi vekil tâyin ettin. Sen yünlü elbise giydin, merkebe bindin. Terkine başkasını aldın. Yemeğini toprak üzerine koyup yedin. Yemek yerken, tevâzu olarak yağlanan parmaklarını yaladın. Allah'ın salât ve selâmı senin üzerine olsun!
Âlimlerden biri şöyle demektedir: "Ben Hz. Peygamber'in hadîslerini yazarken Hz. Peygamber'e sadece salâvat-ı şerîfe getirir ve fakat selâm getirmezdim. Bunun üzerine Rasûlullah'ı rüyamda gördüm; bana şöyle dedi: 'Neden kitabında salâvat-ı şerîfeyi tam mânâsıyla yazmıyorsun?' İşte bundan sonra kitabın neresinde salâvat yazdıysam, beraberinde Rasûlullah'a selâmı da getirerek yazmışımdır",
Ebu'l-Hasan şöyle anlatır: 'Hz. Peygamber'i (s.a) rüyamda gördüm ve kendisine 'Ey Allah'ın Rasûlü! er-Risale adlı kitabında senin için 'Allah, Muhammed'e onu ananlar andıkça ve onun zikrinden gafiller gafil oldukça salât etsin' diyen kişi (İmam Şafiî), acaba tarafınızdan ne gibi bir mükâfat ile taltif edildi?' diye sordum. Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: 'O hesap vermek için mahşerde durdurulmayacak..'99
99)Rüyalar dinde delil olmaz. Sadece terhib ve tergib için nakledilir.
|
|
Hazret-i Âişe -radıyallahu anha-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- kendilerine bir hasta getirildiğinde şöyle duâ ederlerdi;
"Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın." (8)Buhârî, Merdâ,20; Müslim, Selâm,46.Ebû Dâvud, Tıbb, 18,19
Yine Âişe -radıyallahu anhâ-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kendisine bir hasta için şifâ bulmasına duâ taleb edildiği zaman:
Allah'ın adiyle duâya başlarım. Bizim yerimizin toprağı, birimizin tükrüğü ile hastamıza Allah'ın izniyle şifâ verir. " (9) Buharî, Tıbb, 38; Müslim, Selâm, 54 Ebû Dâvud, Tıbb, 19.
İbn Abbas -radıyallahu anhümâ-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e bir hâtûn müracaat edip:
-Ya Resûlellah, ben sar'a illetine dûçar oluyorum. Hem de sar'a hâlinde çılıyorum. Allah Teâlâya duâ ediniz ki, bu illeti benden izâle eylesin, dedi.
Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kadına hitaben:
-Dilersen sabret, bu illet mukabilinde sana cennet verilsin. Dilersen sıhhat ve afiyetin için Allah Teâlâya duâ edeyim, buyurdu.
Sonra o hâtûn:
-Yâ Resûlallah, böylece sabrederim. Yalnız sar'a hâlinde açılmamam için Allah teâlâ Hazretlerine duâ ediniz, dedi.
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de, o halinde açılmaması için duâ buyurdular. (10)Tecrîd-i Sarîh Terc, 12/64.
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlardı:
"Ağrıyan dişinin üzerine şehâdet parmağını koyup Yâsin-i şerîfin son tarafını nihayete kadar oku, biiznillah teâlâ şifâ bulur." (11)el-Câmi'u's-Sağîr.
"Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun mahalle koyup yedi defa mesh eyle ve her meshde: "Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah'ın izzetine ve kudretine sığınırım!" de. Biiznillah Teâlâ şifâ bulursun." (12)Râmuzû'l-Ehâdîs, 311 (İbn Hanbel, Müsned'den).
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz rahatsızlandıkları zaman onu Cibril tedavi eder ve: "Bismillah. Allah her hastalıkdan seni kurtarır, ve şifâ verir, hased etdiği zaman hasedcinin şerrinden muhafaza eder, her nazarı değenin nazarından seni korur." derdi.
Peygamberimiz bir rahatsızlıkları olduğu zaman Muavvizeteyn sûrelerini okur, kendi üzerine üfler ve onu eliyle üzerinden silerdi. Ve şöyle buyururlardı:
"Ey Rabbim! Beni kendi devan ile tedavi et, bana kendi şifân ile şifâ ver ve beni kendi fazlınla Senden başkalarından müstağni kıl ve beni ezalarından uzak tut." (13) Râmüzû'l-ehâdîs, 311 (Taberânî'den).
"Henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eden bir mü'min yedi defa:
"Büyük Allah'dan, büyük Arş'ın rabbi Allah'dan sana şifâ vermesini istiyorum!" derse muhakkak afiyet bulur." (14) Ebû Dâvud, Cenâiz, 8; Tirmizî, Tıbb, 32; İbn Hanbel, Müsned 1/239.
|
» Sabah Namazına Kalkmak İçin |
|
|
Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
'Sizden herhangi biriniz uykuda iken şeytan ense kökünüze üç düğüm atar. Her bir düğümü bağladıkça: "Sen yat yat, daha gece uzundur" diyerek attığı düğümün üzerine eliyle vurur. Eğer bir kimse uykudan uyanır da Allah'ı zikreder, hatırlarsa bu düğümlerden biri çözülür, abdest alırsa biri daha çözülür, namaz kılarsa birisi daha çözülür ve zinde ve neş'eli olarak ve tertemiz bulunarak, sıklet ve tenbellik gibi şeylerden uzak olarak sabaha çıkmış olur. Böyle yapmayıp da güneş doğuncaya kadar gaflet üzere yatarsa vücûdu habîs ve tenbel olarak sabaha çıkmış olur.' (32)
Abdullah bin Mes'ud -radıyallahu anh-dan gelen rivayette ise Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in huzurunda geceden uykuya dalarak tâ güneş doğuncaya kadar uyuyup sabah namazına kalkmayan kimse zikredilse:
"O kimsenin kulağına şeytan işemişdir" buyururlardı." (33)
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz:
"Muhakkak sabah namazı ile güneş doğması arasında bulunan rızık taksimi zamanını uykuda geçirmek rızkın bir kısmına mani olur," buyurmuşlardır. (34)
(32) Buharı, Teheccüd, 12 Müslim, Müsâfirîn, 207; Ebû Dâvud, Tatavvu', 18.
(33)-Buharî, Teheccüd,13.
(34) Ibn Hanbel, Müsned, 1/73. |
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 42 ziyaretçi (60 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|